Geleceğin Eğitim Teknolojileri Nelerdir?
Dijital teknolojilerin kullanım alanlarının yaygınlaşmasıyla önümüzdeki yıllarda eğitim teknolojileri büyük bir değişime uğrayacak. Peki; geleceğin eğitim teknolojilerinde nelerle karşılaşacağız? Eğitim teknolojilerindeki değişim ilkokul, orta okul lise ve üniversite eğitimlerini nasıl etkileyecek?
Hibrit Eğitim Modeli
Pandemi döneminde dünyada ve ülkemizde okullarda eğitime araların verilmesi uzaktan eğitimi gündeme getirdi. Google meet, zoom gibi online eğitim platformları ve Google Classroom, Moodle, Schoology gibi Lms tabanlı yazılımlar ön plana çıkarak yaygın olarak okullarda her kademede kullanıldı. Öğretmenler derslerini Youtube platformuma kaydedip öğrencilerin derslerini izlemelerine olanak sağladılar.
Okulların açılmasının ardından ise bazı üniversiteler eğitim ve öğretime hem yüz yüze hem de online olarak devam ediyor. Öğrencilerin pek çoğunun, YouTube ve benzeri uygulamalardan öğrenmeyi tercih etmeleri ve devam eden pandemi süreci bu durumun benimsenmesinde önemli bir rol oynadı. Bu bağlamda hibrit eğitim modelinin (yüz yüze ve uzaktan eğitim) ilerleyen dönemlerde de uygulanmaya devam edeceğini söyleyebiliriz.
Hareketli Grafikler
Eğitimcilerin kullandıkları dijital öğretme araçlarına her geçen gün yenileri eklenmekte. Kullanılan dijital materyaller arasında Motion Graphics (Hareketli Grafikler) denilen tasarım uygulamalarının hızla yaygınlaştığını görmekteyiz.
Peki; nedir bu Motion Graphics? Motion Graphics; grafik ve animasyonu birleştiren bir teknik. Grafik tasarımların oluşturulması ve ardından Affer Effects, Nuke, Fusion gibi programlarla hareketlendirilmesiyle Motion Graphics videoları oluşturuluyor. Bu yöntemle görselleştirilmiş akılda kalıcılığı yüksek ders materyalleri oluşturulabiliyor.
Dijital Öykü
Tüm bunlara paralel olarak; son yıllarda özellikle ilkokul ve ortaokullarda “Dijital Öykü” derslerde önemli bir yere sahip. Dijital öykü, hareketli grafiklere benzer biçimde ses, resim, video gibi araçlardan yararlanarak öğrencilerin daha kolay ve hızlı öğrenmeleri için oluşturulmuş birkaç dakikalık animasyonları tanımlamak için kullanılan bir kavram.
Makine Öğrenmesi ve Yapay Zeka
Eğitim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler ve meydana gelen tüm bu değişimler, öğrencilerin lehine bir durum sergiliyor. Bilgiye daha kolay ulaşmanın yanı sıra ölçme değerlendirme süreçlerinin de dijital platformlarına entegre edildiğini görmekteyiz. Öğrenciler dijital platformlardaki yapay zeka yazılımları aracılığıyla rahatlıkla değerlendirebiliyor, test ediliyor, eksik yönleri ve bu eksikliğin kaynağı tespit edilip, giderilmesi mümkün olabiliyor. Eğitim teknolojilerinin dönüm noktası da işte tam burada başlıyor. Bu tarz uygulamalar öğrencilerin eksiklerini hızlı bir şekilde tespit etmelerine olanak sağlıyor. Özellikle standardize testler yerine dijital platformların kullanılması artık kaçınılmaz bir durum.
Bu alanda tahminlerin çok daha ötesinde bir hızla data oluşmasından dolayı artık şirketler için en önemli unsurlardan bir tanesi; eğitim teknolojilerinde Machine Learning (Makine Öğrenmesi) ve AI (Artificial Intelligence / Yapay Zeka) kullanmaya başlamaları… Peki bu durum ne gibi bir avantaj sağlayacak? Makine Öğrenmesi ve Yapay Zekanın öğrencilere sunacağı yeni fırsatlar sayesinde öğrenciler çok daha hızlı ve iyi öğrenme imkânı bulacak.
Sanal ve Otodidakt Öğrenme
Gelişen ve değişen eğitim teknolojileri, öğrenme ortamlarını değiştirdiği gibi öğrenme süreçlerini de değiştiriyor. Bu anlamda öğretmenlerin eğitimlerini revize edip kendilerini eğitim teknolojileri konusunda etkin ve yetkin hale getirmeleri artık bir zorunluluk haline geldi. Artık yalnızca online eğitim yapmak bir anlam taşımıyor. Sunulan değerlendirmeler göz önünde bulundurularak bu alana yönelik iyileştirmeler yapılıyor olması da önemli bir konu.
Yukarıda da bahsedildiği gibi eğitim teknolojilerinde meydana gelen değişimler öğrenme ortamlarını zaman ve mekandan bağımsız kılmaya başladı. Sanal öğrenme kavramı tam da bunu ifade ediyor. Öğrenciler ile eğitimcilerin bir araya gelebildiği çevrimiçi bir öğrenme ortamı ve sistemi oluşmaya devam ediyor.
Biyoloji, kimya, fizik alanlarından örnek verecek olursak… Lise ve üniversite eğitiminde laboratuvar sınıfları oluşturmanın maliyetli olması nedeniyle liseler artık tıpkı üniversitelerde olduğu gibi sanal laboratuvarlarda çalışmalarını yürütüyor. 3D Eğitim modellerini, eğitimde sanal gerçeklik uygulamalarını bu laboratuvarlarda oldukça etkili kullanan liseler mevcut.
Öğrencilerin sadece okul ortamında değil evlerinden de bu tarz sanal gerçeklik uygulamalarına bilgisayarlarından erişim sağlayabilmeleri; özellikle maddi imkanları yetersiz okulların ya da öğrencilerin, kaliteli bir laboratuvar ortamının getirdiği olanaklarla hızlı, düşük maliyetli ve kaliteli bir eğitim almasına imkân veriyor. Bu durum aynı zamanda eğitimde herkes için fırsat eşitliği ve ulaşılabilirlik sağlıyor. Öğrenme süreci bu bağlamda değerlendirildiğinde ise otodidakt (kendi kendine öğrenme ) bir sürece doğru ilerliyor.
Öğrencilerin yetenek alanlarının ve öğrenme biçimlerinin farkına varması, az zamanda kaliteli doğru dersler alarak ve eksiklerini daha rahat ve hızlı biçimde tamamlayarak eğitim aldıkları alanlarda uzmanlıklarını arttırmalarına olanak veriyor. Sonuç olarak eğitim teknolojileri artık eğitimi genele değil bireysele yöneltiyor.